14 Mayıs 2016 Cumartesi

Gerçeğin yapısı

Gerçek ne? An geçtikçe  zihin yeni bir olguya, görüntüye yapışıyor. Hep sabit olduğuna inandığımız düşünceler ve benlik değişiyor. Tutarlılık söz konusu değil. Adeta kıtaların hareketiyle dünya coğrafyasının uzun zaman dilimlerinde tanınmaz hale gelişi gibi, insan kendi zaman ölçeğinde sadece fiziken değil düşünce ve kişilik olarak değişiyor. İnsan değiştikçe gerçeği de değişiyor.

Öğüt vermek

Öğüt verme isteğinden kurtul. Özü sözü bir ol, öğüdün kendisi ol. 

İnsanlığın Dünyaya Karşı Sorumluğu

Çoğumuzun geliştirilmesine hiçbir katkısının olmadığı, üzerinde hiç düşünmediği, hiç emek sarfetmediği teknolojiler artık emrimizde. Bir zamanlar ancak hayal edilebilecek işleri artık gerçekleştirebilmek mümkün. Doğa karşısında artık daha güçlüyüz ve dünya üzerindeki etkimiz daha kısa zamanda ortaya çıkıyor, daha fazla oluyor. 

Dünya üzerindeki İnsanların sayısının inanılmaz bir hızla artmasının yanı sıra tüketim alışkanlıklarımız da değişti. Hepimiz daha konforlu bir hayatı hak ettiğimizi düşünüyoruz. Bu ise aklınıza gelebilecek her şeyin yanı sıra asıl olarak daha fazla konut, daha fazla otomobil, daha fazla yol demek. "Daha" sözcüğü gelişmenin, modernitenin parolası olmuş gibi. Sınırsız bir "daha" iştahı. 

Hayal kurmak kolay, harekete geçmek de mümkün, ama bugün geldiğimiz noktada o hayallerin çevreye, doğaya ve insanlığın geri kalanına yapacağı etkileri göz önüne almak zorundayız. Organizasyon yeteneğine sahip insanlık  yarı tanrıların gücüne sahip. Artık bilgimiz var, teknolojimiz var, istersek denizlerin altından, dağların ortasından tüneller açıp yollar yapabiliriz, dağları ortadan kaldırıp göller oluşturabiliriz, gerek duyduğumuz madenleri, verimlilik düzeyi giderek düşmüş olsa bile yerin altını üstüne getirip çıkarabiliriz, kıyıları doldurur üzerinde yeni şehirler kurabilir, ormanları tarlaya veya konut alanına dönüştürebilir, ya da karaları denizlerle bölebiliriz. Su ve enerji için tüm akarsularımızı barajlarla kelepçeleyebilir, bu barajlar için tüm bir doğal çevreyi yok edebiliriz. Gölleri kurutabilir, vahşi yaşamı artık gidecek yeri kalmayıncaya dek uzaklara sürebilir, yöre insanlarını yerlerinden edebiliriz.

Büyük güçler büyük sorumluluklar demektir. Kendisinde tanrısal güçler olduğunu vehmedenler ufuklarını da tüm dünyayı üzerindekilerle kapsayabilecek kadar genişletmeli, duyularını tüm canlıların ve doğanın sesini duyabilecek şekilde bilemelidirler. İnsan doğada attığı her adımda artık çok daha dikkatli olmak,  doğaya karşı olmamak zorunda . Dünya ve üzerindeki yaşam, insanın kendisi dahil, yine kendi yaptıkları yüzünden tehdit altında. Ve artık hata yapma lüksümüz yok. Çünkü hiçbirimiz için gidilebilecek başka bir yer yok!