Yaratılanı yaratandan ötürü sevmek insanlığın tümünü ve insan olmanın tüm hallerini kucaklamayı sağlamayabiliyor. Çünkü bu fikre göre, sevmek için illa ki bir yaratıcıya inanmak gerekiyor. Oysa bir yaratıcıya inanmayı insan, çabucak, imana sahip olmaya, bir dinden olmaya ve giderek kendi dinini diğer dinlerden üstün görmeye, o zaman da zihninde "inanan" ve "inanmayan"lar arasında ayrım yapmaya doğru yuvarlıyor. Zararsız görünen bir kartopu ezici bir çığa dönüşebiliyor, böylece.
Yaratandan ötürü sevmeden de önce, temelde kendimiz dahil herkesi, bütün sıfatlardan arındırıp adeta kum zerreciklerinin veya ağaç yapraklarının veya buğday başaklarının eşitliğinde görmeyi ve yalnızca var olduğumuzdan dolayı saygı duyabilmeyi öğrenmeliyiz. Adalet duygumuzun temelinde bu eşitlik yer almalı. Sonra, isteyen sevme adımını atabilir...