13 Aralık 2024 Cuma

Küreselleşme, Yapay Zeka ve Uygarlık 3.0

 İnsanlar tarih boyunca aileler, klanlar, kabileler şeklinde, birbiriyle komşu topluluklar halinde yaşadılar. Devletler ve imparatorlukların kurulması çok daha yakın zamandadır. Genelde çatışmalar yerel gruplar arasında veya sınırdaş ülkeler arasında meydana geliyordu ve bu çatışmaların, geçen yüzyıla kadar tüm dünyaya yayılarak, hem insan soyunu hem de tüm canlı yaşamı tehdit etme olasılığı yoktu.

Günümüzde nüfus artışının, sanayileşmenin, teknolojik gelişmenin ve bunların bir sonucu olan küreselleşmenin bir sonucu olarak dünyada insanın ayak basmadığı, iz bırakmadığı, yerleşmediği neredeyse bir yer kalmadı. Üstelik gelişmenin, ekonomik büyüme ve refahın artırılabilmesinin tek yolunun daha çok kaynak kullanılarak daha çok üretim ve tüketim yapmak olduğu anlayışı bugünkü ekonomik sistemin vazgeçilmez kabulü. Dolayısıyla devletler, çok uluslu şirketler ve kapitalist ekonomik düzenin büyük oyuncuları arasında çatışmaların tansiyonu da, kimi zaman başka maskeler altında, giderek artıyor. 

Öte yandan insanın kullandığı aleti geliştirerek tabiata daha verimli müdahale etmesini sağlayan bilgi uygulamaları anlamına gelen teknoloji, günümüzde yaşamın temel bilgisinin ve doğal olayların işleyişinin sayısallaştırılabilmesi, iklim ve toplum davranışları dahil, modellenebileceğinin anlaşılması ile başka bir düzeye çıkmıştır. İşte Yapay Zeka, verileri temel alarak, insan aklına benzer şekilde bilgiyi oluşturabilen ve çıkarımda bulunabilen, işleme ve değerlendirme kapasitesi teorik olarak sınırsız bir yenilik (!) olarak bilimsel ve teknolojik gelişmenin nihai bir ürünü olarak, hala inanmakta güçlük çeksek de, karşımızdadır. Ancak bu teknoloji kimi tekellerin elindedir ve bu tekeller dünya üzerinde geçmişte üretilmiş ve halen üretilmekte olan bilginin de tekeline sahiptirler. Üstelik bu teknoloji, özellikle sosyal medya gibi ortamların ardındaki algoritmalar vasıtasıyla zihinlere hükmetmeye başlamış, bizi siyasi ve ticari olarak belirli tercihlere yönlendirmeye ve davranış kalıplarını benimsetmeye başlamıştır. Tercihleri sürekli takip altındaki insanın davranışının makineler için öngörülebilir hale gelmesi yönüyle, bu teknolojinin, geleceğin bilgisine de sahip olunduğu söylenebilir.

Dijital teknolojiler, bulut tabanlı veri merkezleri, makina öğrenmesi ve yapay zeka ile sayısız sensörden, akıllı araçlardan, cep telefonlarından akan veri nehirleri adeta süzgeçten geçirilip işlenmekte ve daha önce akla gelmeyen  ilişkiler kurulabilmektedir. Bu yolla yeni ilaç moleküllerinin keşfi, proteinlerin alabileceği üçboyutlu formların ortaya konması gibi daha önce çok zaman alacağı düşünülen önemli buluşlar da yapılabilmektedir.  

Yapay Zeka teknolojisi iyi amaçlar için de kötü amaçlar için de kullanılabilir. Ancak, az sayıda devlet veya şirketin kontrolüne bırakılmaması gerektiği açık olan bozucu (disruptive) bir teknolojidir. Yapay Zeka kontrol edilmezse, dünyadaki eşitsizlikleri şimdiye kadar benzeri görülmemiş bir şekilde artırabilir, kötülüğün, sinsiliğin can yakıcılığını artırabilir. Bir örnek; savaş alanlarında kullanılmaya başlayan otonom dron sürüleri. Bunlar yapımı görece kolay, düşük maliyetli katil silahlar. Bu özellikleriyle, öldürücü teknolojilerin yaygınlaşmasına ve "ev yapımı!" özelliği kazanmasına neden olabilir.   

Mahalli sorunların bile, pandemi örneğinde olduğu gibi küresel boyut kazanabildiği veya iklim değişikliği, hava kirliliği gibi sınır tanımayan ve de en çok da, en az sorumlu olan yoksulları etkilediği bir zamanda yaşıyoruz. Dünyanın evrenin merkezi olmadığını, hatta güneş sisteminin gezegenlerinden sadece biri olduğunu, güneş sistemimizin yer aldığı Samanyolu galaksisinde 200 milyara yakın güneş benzeri yıldız olduğunu, evrendeki galaksi sayısının ise trilyonlara yaklaştığını artık biliyoruz. İnsan merkezli ve "bize bir şey olmaz, nasıl olsa Tanrı/düzenin mimarı değişikliklere, kötülere izin vermez" anlayışının geçersiz olduğunu, kendi kaderimizin ipini kendi elimizde tuttuğumuzu, acı bir yalnızlık ve adeta terkedilmişlik hissederek, ancak aklımızla biliyoruz. Küresel boyutta bir yok oluşa yol açabilecek, uygarlığımızın temellerini harap edebilecek ekolojik değişiklikler,  afetler, çevre kirliliğine bağlı biyoçeşitliliğin yok olması, nükleer savaş ya da kontrolden çıkan küresel bir konvansiyonel savaş tehlikesi her zamankinden daha büyük gibi görünüyor. Öte yandan, hepimiz birbirimizle büyük bir ailenin fertleri olduğumuzu sanki daha iyi biliyoruz, daha fazla hissediyoruz. Her birimiz, evimizde ya da iş yerimizde tüm insanlıkla iletişim içindeyiz ve tüm dünyanın haberleri üstümüze akıyor: dünyanın öbür ucundaki insanların başına gelen bir felaketi, hangi ülkeden, hangi ırktan, dinden olurlarsa olsunlar sanki mahallemizden birisinin başına gelmiş gibi hissedebiliyor, etkileniyoruz. Sadece insanlara üzülmüyoruz, tüm canlıların acıları ve dünyanın güzelliklerinin yok olması bizi dertlendirebiliyor. Bilen insan gözünü  kapatamıyor.  Ama bilmek için bakmak, zaman ayırmak, dinlemek, dikkatini verebilmek, empati yapmak gerekiyor. Ancak bu çok yorucu. Yine, üstümüze akan bu bilgi selinin kimi odakların sesini daha fazla yansıttığını öteden beri biliyorduk. Artık yapay zeka ile tamamen suni içeriklerle korkutulup istenen şekilde yönlendirilebileceğimiz endişesini yaşıyoruz. 

Artık eski bağlarımızın, değerlerimizin üstüne yenilerini ekleyip başka tür bir birlik, kardeşlik hissini yaygınlaştırma zamanı. Küresel tehlikeler bir insanlık kardeşliği kurmayı gerektiriyor. Birlik olmanın, dayanışmanın yolunu bulmalıyız. Daha eşitlikçi, paylaşımcı olmanın bir yolunu bulmalıyız. Sadece kendimizin ve ailemizin, belki mahallemizin değil, ülkemizin, tüm ülkelerin ve Dünya'nın iyiliğini isteyen dünya vatandaşlarına dönüşmeliyiz. Yapay Zeka bir tehdit olabilir, ama bizi birbirimize yakınlaştıran ve önümüzdeki sorunları aşmamızda kullanabileceğimiz en büyük yardımcı da olabilir. 

Eski inançlar, eski töreler, eski düşünceler, eski kabuller, ben-sen, biz-siz ayrımları geride bırakılmalı. Evrimsel atamızdan devraldığımız ve bugüne kadar sağ kalmamıza yardımcı olan bencillik artık sürdürülebilir değil. İnsanlık uygarlıkda bir basamak daha atlayarak, uygarlık 3.0'a ulaşmak zorunda.  Henüz çok geç değil, düzelebiliriz, dünyanın sağlığını önceleyen bir ekonomik düzeni, tüm canlıları ve ekosistemleri kucaklayan bir yaşam tarzını benimseyebiliriz. Yani geçmişten ders alıp evimiz olan ve her şeyimizi sağladığımız, her şeyi borçlu olduğumuz dünyanın değerini anlarsak, daha iyi yaşamanın kaynakları sınırsızmış gibi sömürmek ve tüketmek ile, zengin olmanın daha çok üretme ve satma ile eşanlamlı olduğu anlayışını terk edebilirsek, kısaca sürdürülebilir bir yaşam sürebilirsek, sonunun er ya da geç felaket olacağı açık olan bu kısır döngüden çıkmamız, ama kimseyi geride bırakmadan yani hep birlikte çıkmamız, mümkün olacaktır.  Aksi halde, koşullar giderek ağırlaşacak, yaşam herkes için zorlu olacaktır. 

Tehlike bu kadar büyük ve yapılması gerekenler açıksa, o halde, bir an önce aklımızı başımıza toplayıp bugünkü politik ve ekonomik sistemi iyileştirmek için harekete geçmek, yöneticilere yönü işaret etmek, baskı yapmak gerekiyor. 

Üstelik "ben mi, sıra bende mi", diye sormaya gerek de yok. Sıran çoktan geldi...

4 Aralık 2024 Çarşamba

Başkasıyla Yaşamak ve Yapay Zeka / Living with someone else and Artificial Intelligence

Bir başkasıyla birlikte yaşamak zordur. Mutlu ve uzun süreli bir birlikte yaşam hayal eden kişi, partnerini/diğerini değerlendirdiği gibi kendisini de "objektif" olarak değerlendirebilmelidir. Bunun bir yolu, karşısına kendisini koyup, kendisi gibi biriyle yaşamayı isteyip istemeyeceğini sorgulamaktır. Ancak insanlar genellikle kendileriyle ilgili rahatsız edici özelliklerin üzerinde durmazlar veya bunların yeterince farkına varamazlar. Psikolojik bir perde kendi gerçeklikleriyle yüzleşmelerini engeller. Bir tür savunma mekanizması. 

Kişinin gönlündeki/aklındaki kendisiyle içindeki/bilinçaltındaki kendisi farklı farklıdır. Kendisini "olduğu" gibi değerlendirebilmek belki de mümkün değildir (çünkü oluş bir akıştır ve olunan bir nokta yoktur, belki bir eşikten bahsetmek mümkün olur) ama olgunlaşan insan bu bilgeliğe yaklaşır. Burada kastedilen başkalarının/toplumun değerlendirmeleri değil sadece. Zayıflıkları kadar kuvvetli yönleri de olan ama ilahi olmayan insan türünün bir ferdi olduğunun bilinci ve bunun doğurduğu kardeşlik duygusuyla algılarını genişletip ailesinin/toplumunun değerlerinin ötesine çıkıp  kendisini ve başkalarını şefkatle kucaklayan bireyleşmiş insanın aydınlıkta yaptığı hoşgörülü değerlendirme. 

Bütün bu değerlendirmeler sonrasında kendi kendisiyle birlikte yaşayabileceğine kanaat getiren kişi ancak bir başkasını bir tehdit olarak algılamaz, yararlanılacak bir nesne gibi, yaralarına ilaç gibi görmez; sadece tahammül etmekle kalmaz, ama gerçekten sevebilir ve başkasının sevgisini kabul edebilir. Hem kendi mutlu olabilir hem başkasını mutlu edebilir, huzurlu bir hayat sürmek için gerekli koşulların kendine düşenini gerçekleştirebilir. 

Yapay Zeka döneminde belki böylesi bir kendi psikolojik avatarımızla ön sohbeti gerçekleştirmek ve kendimizle samimi bir şekilde yüzleşerek puan vermek mümkün olabilir, ne dersiniz? 

Benim korkum, kendisini vazgeçilmez gören bazılarının bu sanal ilişkiyi gerçek sanıp sürdürmeye çalışma ihtimalleri. 


Living with someone else and Artificial Intelligence

Living with someone else is difficult. A person who dreams of a happy and long-term life together should be able to evaluate oneself "objectively" as he evaluates his partner/others. One way to do this is to put oneself in front of himself and question whether he would want to live with someone like him. However, people generally do not dwell on the disturbing characteristics about themselves or are not sufficiently aware of them. A psychological curtain prevents them from facing their own reality. A kind of defense mechanism.


The self in a person's heart/mind and the self inside/subconscious are different. It may not be possible to evaluate oneself "as it is" (because becoming is a flow and there is no point where one stands, perhaps it is possible to talk about a threshold), but a mature person approaches this wisdom. What is meant here is not only the evaluations of others/the society. It is the tolerant assessment made  by the individualized person who is well aware that he is a member of the human species which has both strengths and weaknesses but not a divine creature and the sense of brotherhood that this creates, who expands his perceptions, goes beyond the values ​​of his family/society and embraces himself and others with compassion.


After all these assessments, a person who is convinced that he can live with himself, who does not perceive another person as a threat, who does not see them as an object for his ends or as a remedy for his wounds, who does not only tolerate them can truly love and accept love of somebody. He can both be happy himself and make others happy, and can fulfill his part of the necessary conditions to live a peaceful life.


In the age of Artificial Intelligence, it may be possible to have such a preliminary conversation with our own psychological avatar and score ourselves by sincerely confronting ourselves, what do you think?


My fear is that some people who see themselves as indispensable may try to continue this virtual relationship by thinking it is real.