18 Haziran 2015 Perşembe

Paketteki Yoksulluk



Paketlenmiş; market raflarındaki, dükkanlardaki her şey paketlenmiş. Uzun mesafeleri aşıp önümüze bozulmadan gelmesi için kat kat paketlenmiş. Ürünlerin katettiği mesafeler eskiler için inanılır gibi değil. Dünyanın dört bir yanından artık sadece  kahve ve baharatlar değil, kurabiye, oyuncak, elektronik eşya, kitap, elbise, meyve, sebze, balık geliyor. Bunları imkanımız varsa satın alabiliyoruz. Sistem olarak kapitalizm imkanı olanların sayısını artırmaya çalışıyor. Pazar büyüsün diye. Ama tek tek şirketlerin amacı sadece malını satabilmek, alım gücünü artırmayı hiçbiri üstlenmiyor, devlete bırakıyorlar. Nüfus artışı da pazarın büyümesini destekliyor. Artan nüfus daha fazla yol, araç, bina, yiyecek, giyecek tüketimi demek. Artan tüketimi karşılamak içinse daha fazla üretmek gerek. İnsanın ihtiyaçları her şeyin önünde deniyor. Dünyanın tüm kaynaklarına insanlar tarafından el konuyor. Dünya içinden ve dışından kemirilen bir kaya parçasına dönüşüyor giderek. İnsanın tüketimine sunulmayan hiç bir şey kalmıyor. Toprak, deniz, hava kirleniyor bu arada. İnsan ve gelişim için bu bedel ödenmek zorunda deniyor. Sorunlar sınırları aşıyor, küreselleşiyor. 

Her şey pakete giriyor. Çiçekler ve hatta hayvanlar bile. Canlı cansız ayrımı giderek önemini kaybedliyor. İnsan istedikçe, izin verdikçe yaşıyor diğerleri. Ömürleri boyunca değil. Diktatör insan bir yokedici aynı zamanda; uygarlık fırınında Dünyayı giderek tüketiyor. Zavallı, yoksul ve çölümsü bir Dünya geride bırakıyor, milyarlarca ötekileştirdiklerine, yoksullara. 

Hiç yorum yok: