11 Ocak 2016 Pazartesi

Çağdaş işsizlik

İşsizlik özellikle gençler arasında yaygın. Modern dünyada artan nüfusa yeterli iş üretilemiyor. Tarım toplumuyken tüm bireylerin emeğine ihtiyaç vardı. Sanayileşmeyle birlikte emek gücü fabrikalara kaydı, üretim artışı emek kullanımında artışla mümkün oldu. Günümüzde artık sanayi emekten tasarruf ederek, insanın yerine makineleri koyarak üretkenliği artırıyor. Yalnızca sanayide değil, hizmet sektöründe de benzer gelişmeler yaşanıyor. Büyük market zincirleri mahalle bakkallarının yerini alıyor ve mağazalarda,  "burada çalışan yok mu?" diye sorduracak kadar az sayıda eleman çalışıyor. İşsizliğin yaygınlaşması ve neredeyse bir kadere dönüşmesi emeğin kutsallığını aşındırıyor, emeğiyle, alın teriyle yaşamayı artan yığınlar için imkansız kıldığından, paradoksal olarak, çalışmanın değerini ve önemini azaltıyor. Üreterek, zihinsel veya bedensel emeği karşılığında kendisinin ve ailesinin geçimini temin etmek giderek güçleşiyor, herkesin hakkı olmaktan çıkıp şansı veya aşırı direnci olanın  başardığı bir şey olmaya dönüşüyor, özellikle gençler için. Kente gelmek de artık geleceğini garantilemek  anlamına gelmiyor. Kent  önceden gelenler tarafından işgal edilmiş durumda, artık başını sokacak kadar bir toprak parçası bulmak bile imkansız. Az sayıda büyük müteahhit kent arazileri üzerinde yabancı yaşam stillerini dayatan devasa beton blokları, yerin altına, üstüne, bulabildikleri her yere, kenti bir ahtapota dönüştürürcesine, dikiyorlar. Bunların müşterileri ise yine şanslı azınlıktakiler. İşsiz gençlere ancak buralarda yapım aşamasında işçi olarak çalışma şansı kalıyor. İnşaat işçileri sadece sıvasız beton duvarları, tuğlaları, camsız pencereleri tecrübe edebiliyorlar. Yapı paydos ettiğinde bir başka natamam yapıya geçiliyor, kendi başlarını sokacak doğru dürüst evleri olamıyor.

Göç dalgalarıyla insanlar, artık sınır ötelerinden gelip işsizin ekmeğine ortak oluyorlar. Sayıları artan okullar verdikleri ancak sıradan eğitimle bireysel yeteneklerin ortaya çıkmasına yardımcı olmuyor, yaratıcılığı desteklemiyor, birbirinin benzeri milyonlarca becerisiz mezunları ortaya saçıyorlar. Üniversitelerin birer yüksek liseye dönüşmesi ile mesleki becerisi tam olmayan, hayata hazırlanmamış kişiler işe başlama tarihini ileriye atmak için yüksek ihtisas yapıyorlar. Ne yapmalı?

Sorunların çabuk ve kolay çözümü ne yazık görünmüyor. 

Hiç yorum yok: