1 Kasım 2025 Cumartesi

Hizmet robotları kime hizmet edecek?

İnternette  çıkan haberlere göre ev içi hizmet robotları üretilmeye başlanmış. Sipariş verenler 2026'da robotlarını teslim almaya başlayacaklarmış. Bu robotlar, fabrikalarda kullanıldığını bildiğimiz endüstriyel robotlardan farklı: insansı görünümdeler ve ev işlerini yapmada yardımcılar. Çamaşır, ütü, bulaşık temizlik vs. Bir süre sonra bunların yaşlı ve çocuk bakımında da kullanılmaya başlanması mümkün. Olumlu görünen bu gelişmeler bende bazı endişeler de doğurmuyor değil. Her iyi şeyin ardında bir olumsuzluk aramak belki de benim bir özelliğim. Ancak bu uyarının temelinde, milyonlarca yıldır başarıyla test edilmiş sağkalma içgüdüsünün olması da olası.

Örneğin ev içi hizmet için üretilen robotların biraz daha geliştirilerek ev dışı işleri de yapabilir hale gelmesi, yani alışveriş yapması, bahçe sulaması, araba temizliği ve bakımı yapması mümkün. Bunun bir adım ötesi, ev içinde ya da ev dışında güvenlik amaçlı bekçi veya yakın koruma olarak hizmet verecek robotlar olabilir. Bir zaman sonra, ki yapay zekanın gelişme hızına bakarsak bu sandığımızdan çok yakın bir zaman sonra olabilir, maddi imkanı olanlar sokaklarda, yanında koruma robotu olmadan dolaşamaz olmuşlar. Aynen, bugün tel örgülerle çevrili yüksek duvarlı sitelerin ardına sığınanlar gibi. Kişisel güvenliğin robotlara emanet edilmesi bu hizmetten yararlanamayanları tamamen güvensiz hissettirebileceği gibi toplumsal güvenlik için ayrılan kaynakların daha da azaltılmasına neden olabilir. Ya da sokaklarda robot polis ve bekçileri görmeye başlayabiliriz. Aslında bu robot koruma ve robot bekçiler hırsızlık ve şiddet gibi birçok adi suçun önüne geçilmesini sağlayabilir ama hırsızlığın ve şiddet olaylarının kök nedeni olan yoksulluk ve eşitsizliğin giderilmesinde bir yardımı olmayacak, sadece bunların bastırılmasını sağlayacak bir işlevleri olacaktır.

Robotların her yerde ve işte kullanıldığı bir dünyada işsizlik artacağından geliri ya da bir amacı olmayan insanların artması beklenmelidir. Gelir ve servetin yani gücün giderek daha az kişide toplanması çıkar gruplarının lobicilik faaliyetlerinin güçlenmesine neden olup iktidarın demokratik usullerle, halkın tercihi yönünde değişmesinin önündeki engelleri büyütecektir. (Basının, sosyal medya dahil diğer medyanın az sayıdaki dev teknoloji şirketinin elinde olmasının ve bunların kitlelerin tercihlerini yönlerdirmedeki rollerine daha değinmedik bile!)

Başka etik sorular da karşımıza çıkacaktır. Örneğin, bir koruma robotu sahibine yönelik bir başka insanın saldırısını savuşturmaya çalışırken, o "kötü niyetli" insana zarar verebilir mi, kazara bir yaralama ya da ölüm olursa bunun sonucu ne olur? Ya da bir sivil robotun sıradan bir insana zarar vermeye programlanması durumunda, oluşabilecek sonuçlardan kim sorumlu tutulabilir? (askeri amaçlı robotlar unutulmaması gereken bir başka önemli konu.)

Tabii insanlar robotları başka amaçlarla da kullanmak isteyebilirler. Şimdiden yapay zeka ile arkadaşlık kuranlar olduğunu duyuyoruz. Zeki yardımcı robotlar insanların kendisi yerine büroya gidip toplantılara katılabilir, bu ise aynı anda birden fazla yere bulunmayı mümkün kılabilir. Tabii hala büroya gitmeyi gerektirecek bir işiniz varsa!

Sorular çok. Zamanla çocuk ve yaşlı bakımı işleri tamamen robotlara devredilirse, insanın gelişmesi ve insan olabilmesi için gerekli olan o insani dokunuş nasıl sağlanacak? İnsani ilişkiler nereye evrilecek? Yalnız olduğunu farketmeyen mutsuz ve tatminsiz insan yığınları mı ortaya çıkacak? Okul yerine evde yapay zeka ve robotlar aracılığıyla eğitim yaygınlaşırsa, bunun çocukların ruhsal gelişimi üzerindeki etkileri neler olabilir? Şimdiden ekran bağımlılığı, internet ve sosyal medya kullanımı yüzünden yalnızlaşan çocuklar, yapay zeka ve robot kullanımına bağlı iyice yalnızlaşınca sosyal beceriler nasıl edinilecek ve sağlıklı bir ruhsal gelişim nasıl sağlanacak? İnsanlar arası ilişkilerin ortadan kalkmasa bile zayıflaması, insanların birbirleri için vazgeçilebilir olması bireylerin atomizasyonunu hızlandırır, insanlık kendisini diğer bütün canlılardan ayıran kültür araçları yardımıyla sınırsız işbirliği yapabilme, birlikte sorunları çözebilme, dayanışma kapasitelerini yitirmelerine ve en önemlisi empati yeteneklerini yitirmelerine neden olabilir.

Tabii bir de bunlara sahip olamayacak olanlar var. Toplumların en altta kalanları, yani en yoksullar, işsizler, sosyal güvencesi olmayanlar. Sosyal devletin giderek geriletildiği, bütçenin gelir gider eşitliğine indirgendiği ve gelirlerin başta savunma ve gösteriş alanları olmak üzere verimsiz yatırımlara kaydırıldığı bir dünyada, "lüzumsuz yığınların" çilesi ancak artacaktır. Sorunların çözümü, vatandaşlık geliri gibi uygulamalarla da zor görünmekte. Bakınız, gerileyen asgari ücretler ve emekli maaşlarının seviyesi. Ücretli çalışan sayısının azaldığı, yaşlı sayısının arttığı bir dünyada vatandaşlık maaşının kaynağı ancak şirketlerin, küresel olarak, kazançlarıyla orantılı şekilde, ödedikleri artan oranlı vergiler olabilir. Ama bu vergiyi, finansın küreselleştiği ve paranın kazanıldığı ve harcandığı yerlerin birbirinden bağımsızlaştığı bir dünyada hangi devlet hangi güçle nasıl tahsil edebilir? Çözülmesi gereken zor bir sorun.

Hiç yorum yok: