7 Ağustos 2013 Çarşamba

Çarşaf örtünmenin düşündürdükleri

Biz insanlar birbirimizle ilişki kurmak, anlaşabilmek için karşılıklı mesajlaşırız. Bu mesajların sözlü olması gerekmez illa ki. Görüntümüzle, davranışlarımızla, jest ve mimiklerimizle sürekli bildirimde bulunur, bildirimler alırız. Giysilerimiz de bu anlamda kendimizi tanıtma, anlatma, toplum içinde sahip olduğumuz veya olmak istediğimiz yeri belirtme aracıdır. Ne kadar bireysel özellikler taşırsa, kişiden kişilere giden mesaj o kadar açıklayıcı, tanıtıcı olur.

Toplumlar bireylerden oluşur. Erkek, kadın, çocuk, genç, ihtiyar, hasta, sağlam ve diğer birçok farklı özellikleri taşıyan bireylerden. Bireyler arası sağlıklı iletişim ve ilişkilerin kurulması ve gelişmesine; toplumun, üyelerinin bireyselliklerinin tüm renklerini serbestçe sergileyebilmelerini desteklemesi, yani kendileri olmalarını cesaretlendirmesi katkıda bulunur.

Bütün tektipleştirmeler ve üniformalar değil mi ki kişiyi bireysellikten uzaklaştırır, kitlenin renksiz bir parçası yapmaya çalışır, kendisi olarak iletişimi  arızaya uğratır ve yine bu yönüyle baskıcıdır; özgür veya özgürleşme yolundaki bireylerin tepki ve karşı duruşunu doğurur, doğurmalıdır.

Çarşafın, özellikle kara çarşafın kadını, fiziksel mesafeden bağımsız olarak gözden ıraklaştırdığını; yani meydanlardan, sokaklardan, yani toplumsal yaşamın ve ilişkilerin gerçekleştiği mekanlardan,  kendisini elverme korkusuyla uzaklaştırdığını, izole ettiğini söylemek mümkün. Çarşaf örtünen-örtülen kadın, vurguyu sürekli çarpıtılmış bir kadınlık üstüne yapmakta veya yapılmasına izin vermekte, bu haliyle taşıdığı altın çuvalını kem gözlerden korumak için sürekli sakınarak yürüyen endişeli bir kuyumcuya benzemekte; kadın olmak bir nimetse, bunu bir külfete dönüştürmektedir. Üstelik çarşaf, bireysellikten uzaklaştırdığı ölçüde iradi bir tercih değildir ve bu yönüyle, dinin istediği akıl eden, iradesini kullanan ve tercih eden bağımsız insan tipolojisinden de uzaklaşmaya neden olmaktadır.

Çarşaf; bireysellikten "soyunup" aynılaşmanın, kadın görüntüsünden korkup saklanmanın, adeta kimlik hakkında bir ipucu vermeyen anonim bir avatar olmaya razı olmanın, yani  bir tür kadınca varoluş fobisinin bir görünümü olamaz mı?

3 yorum:

Adsız dedi ki...

olabilir. konu sadece tesettür olsaydı bazı sorularım olabilirdi ama çarşaf bana çok uç geldiği için yazınızdaki bu ilginç yaklaşıma karşı bakış geliştiremiyorum şu anda:)

N.Narda

Alp Aker dedi ki...

İnancın bir görünümü olarak tesettür, hayatla bağdaşık olduğu sürece kimsenin diyecek bir şeyi olamaz. Ancak, tesettürden sayılan çarşafı, kadını ve dolayısıyla tüm insan toplumunu kısıtlayıcı buluyorum. İnsanlar arası duvarlar çekmek bireyleri hapsetmek gibi geliyor. Hele genç kızların ve kadınların bunu içselleştirmesi ne acı!

Adsız dedi ki...

Gaflet bundan da acı bence..Zira ele aldığınız konu hem büyük hem derin hem anlamlı hem de saf bilgi ve inanç meselesidir..kanımca herkes deginmemeli ..Islamda 'bence'yoktur..Allah emretti vardir..nokta.