19 Ağustos 2013 Pazartesi

Kucaklama



Ali Bulaç, “post modern kamusallığın iyi-kötü, helal-haram ve adalet-zulüm gibi zıtlıkları eşitlemesinin neslin sonunu getireceği” tezini savunmuş. "Geleneksel mutfak ve beslenme kültürünü tüketim mutfağının beslenme kültürüyle değiştirdiğinizde veya kadın-erkek ilişkisini eşitlik-pozitif ayrımcılıkla tersine çevirdiğinizde, ailenin çözülmesine, cinsel sapmaların ortaya çıkmasına ve üçüncü cinsin teşekkülüne etkin zemin hazırlamış olursunuz", diyor Ali Bulaç ve ekliyor: "Mü’minler Harem’de zemzem içer, helale harama aldırmayanlar da rakı. Melezleşme ideolojisi, zemzem ile rakının önce aynı masada ayrı bardaklarda, arkasından aynı kadehe konulup içilebileceği varsayımına dayanır."


Melezleşme, bana göre, her şeyin birbirine karıştırılması değil, isteyenin istediğine inanabileceği, içebileceği anlamına geliyor. Evet, hayatı insanlar yaşar, ve ancak özgür birey nasıl yaşayacağına kendi adına karar verir. "Hayat ya ilahi iradeye uygun -ilahi prensipler takip edilerek- yaşanır ya da insanın heva ve hevesinden neş’et eden arzu ve öngörülere göre düzenlenir" diyerek mutlak bilginin sahibiymişçesine böbürlenmek niye? Ve kimi düşünürler için, "ilahi iradeye uygun yaşamayanlar dalalete düşmüş" anlamına geliyorsa, birlikte barış, eşitlik ve karşılıklı saygı içinde yaşamak için gidecek çok yolumuz var demektir. Dindar olmak, bir dine bağlı olmak dininden olmayanları sapkınlık içinde görmeyi haklı kılmamalı, isterse o dine inanlar çoğunlukta olsun. Ve dini inanç başka türlü düşünenleri dışladığından, insanların kardeşliği için toplumsal kuralları koymamalı, tıpkı milliyetçi duygu ve düşünceler gibi. Bizler-sizler ayrımından kurtulmanın ve "ne olursan gel" diyen Mevlana'nın torunları olarak "büyük biz"de herkesi kucaklamanın başka yolu var mı?

2 yorum:

N.Narda dedi ki...

Bulaç'ın yazısını okumadım. Melezleşmeyi, biyolojik tanımına göre ele alırsam iki farklı tohumdan elde edilen, o ikisine benzeyen ama o ikisi olmayan olarak kullanırım ki galiba Bulaç da bunu demiş. Ötekileştirme olmamalı elbet, mesela ben tesettürlü değilim diye beni dinsiz imansız ilan etmesinler,Allah'a, iyiliğe,sevgiye inanıyorken. Ama kabul etmek gerek ki her dinin çizdiği sınırlar, koyduğu kurallar var. İçki haramsa haramdır, ama sırf içki içip dinin bu bir kuralını çiğniyor diye o insanı toptan yok saymak olmaz herhalde.Dinin gündelik hayatta koyduğu kurallar da alışkanlık babından, nefisle mücadele amacıyla. Aynı örnek üzerinden gidersek, Rakı ile zemzemin yan yana durmaması gerektiği- duramayacağını bu yönden ele alıyorum ben. tabii pratikte, karşılıklı ikili ilişkilerde kim kendini, nasıl ötekileşmiş hissedecek bilemiyorum :)

Seyyah Aile dedi ki...

Merhabalar;
Blogunuzu yeni keşfettim, çok hoş bir çekilişim var, muhakkak beklerim :)
Sevgiler
http://http://whiteglaze.blogspot.com/2013/08/beyaz-srn-buyuk-cekilisi.html